Kıssalar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kıssalar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Temmuz 2024 Pazartesi

Çinli Yoksulun Altın Meyve Veren Ağacı ve Hükümdara Verdiği Ders

Bir zamanlar Çin'de yoksul bir adam o denli aç ve bitkin düşmüştü ki kendini tutamayıp bir armut çaldı. Adamı yakaladılar ve imparatorun karşısına cezalandırılmak üzere çıkardılar. Hırsız, imparatora şöyle dedi: "Değerli efendim, çok açtım dayanamadım çaldım. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer beni af ederseniz, size paha biçilmez bir armağanım olacak." İmparator dudak büktü: "Senin gibi birinde paha biçilmez ne olabilir ki?"

3 Haziran 2024 Pazartesi

İmam-ı Azamın Feraseti

Ebu Yusuf hz. anlatıyor:

“Babam İbrahim vefat ettiğinde küçük bir çocuktum. Bana annem bakıyordu. Çalışmam için beni bir çamaşır yıkayıcısının yanına verdi. Ben ise onu bırakıp Ebû Hanîfe’nin ilim halkasına gidip onu dinliyordum. Annem de benim arkamdan halkaya gelir, elimden tutup beni çamaşırcının yanına götürürdü. 

Ebû Hanîfe benim ilim halkasına gelip gittiğimi ve ilim öğrenmeye ne kadar hevesli olduğumu gördüğü için benimle özel olarak ilgilenirdi. Ben böylece devamlı çamaşırcının yanından ilim halkasına kaçmaya devam edince bir gün annem Ebû Hanîfe’ye şöyle dedi:

“Bu çocuğu sen bozuyorsun. Bu, hiçbir şeyi olmayan yetim bir çocuktur. Ben bu çocuğa yün eğirerek kazandığım parayla bakıyorum. Onu çamaşırcının yanına gönderiyorum ki gidip kendisi için bir dânık para kazansın.”

Ebû Hanîfe şöyle dedi: “Be hey kadın! Çocuğuna söyle de şu mecliste ilim öğrensin. Eğer bunu yaparsa bir gün fıstık yağına bandıra bandıra karadut peltesi yer.”

Bunun üzerine annem Ebû Hanîfe’nin yanından ayrılırken ona “sen bunamışsın, aklın başından gitmiş” dedi.

Daha sonra ben Ebû Hanîfe’nin ilim meclisine devam ettim. Allah öğrendiğim ilimden beni yararlandırdı, beni üst makamlara çıkardı ve sonunda kadı oldum.

Artık [halife] Harun reşid ile birlikte oturuyor aynı sofradan yemek yiyordum. Bir gün Harun Reşid’in sofrasına karadut peltesi geldi. Harun bana “Yakup, bundan ye! Bak bu yemeği her gün bulamayız” dedi.

Ben “Ey müminlerin emiri bu nedir?” diye sordum.

O “fıstık yağına batırılmış karadut peltesidir” dedi.

Bunun üzerine güldüm. Bana “niye güldün?” diye sordu. Ben de “bir şey yok ey müminlerin emiri Allah ömrünü uzun etsin” dedim. Benim niye güldüğümü söylemem için ısrar edince ona bütün hikâyemi baştan sona anlattım. Bu onun hoşuna gitti ve şöyle dedi:

“Yeminle söylüyorum ki ilim insanı yükseltir. Hem din hem de dünya konusunda insana yarar sağlar. Allah Ebû Hanîfe’ye rahmet eylesin. O, baş gözüyle değil akıl gözüyle bakıyormuş!”
--------------------------------
(Hatîb el-Bağdadî, Târihu Bağdad, Daru’l-kütübi’l-ilmiyye, XIV, 248)
----------------------------
Ebu Hanife'nin ileri görüşlülüğüne bakar mısınız?

İlim tahsilinin, gariban-yetim Ebu Yusuf'u Harun Reşid ile aynı sofrada yiyip içen baş kadı konumuna nasıl getirdiğini görüyor musunuz?

Evet... İlim makam, mevki elde etmek için, şöhret kazanmak, caka satmak için elde edilmez. Ama şurası bir hakikat ki ilim insanı dünyada da âhirette de yüceltir. Vallahu a'lem.

4 Mayıs 2024 Cumartesi

İmamı Azamın Musibete ve Nimete Karşı Hali

İmam-ı Azâm Ebu Hanife Hazretleri (rahmetullahi aleyh), ilmi faaliyetleri yanında ticaretle de meşgul zengin bir zât idi...
Gündüz öğlene kadar mescidde talebelerine ders verir, öğleden sonra da ticaret ile uğraşırdı.
Bir gün ders verdiği sırada bir adam mescidin kapısına gelip;
"Ya İmam! Gemin batmış" dedi.
Büyük imam bir an için durduktan sonra; "Elhamdülillah" deyip dersine devam etti...
Bir müddet sonra aynı adam yeniden gelip; "Ya İmam! Bir yanlışlık olmuş, batan gemi sizin değilmiş." dedi.
İmam-ı Azâm Hazretleri yine;
"Elhamdülillah" buyurdular.
Haberi getiren adam hayretle;
"Ya İmam! Gemin battı dedik elhamdülillah dediniz, batan geminin sizinki olmadığını söyleyince de elhamdülillah dediniz hikmeti ne ola ki?"
Büyük İmam buyurdu ki;
"Sen gemin battı deyince kalbimi yokladım. Dünya malının yok olmasından, elden çıkmasından dolayı en küçük bir üzüntü yoktu. Bu nedenle hamdettim. Batan geminin benimki olmadığı haberini getirdiğinde yine kalbimi yokladım.Dünya malına kavuşmaktan dolayı kalbimde sevinç yoktu. Bunun için de Allahü teâlâya şükrettim."

4 Şubat 2024 Pazar

İŞİN SIRRI

‎İŞİN SIRRI...
‎Hz. Yakub'a ﷺ Sordular:

‎- Ey nur kalpli ve akıllı ihtiyar! 
Lütfen şu işteki sırrı bize anlatın: 
Bir koku alıp Yusuf'un Mısır'da olduğunu bildiniz. Peki ne için Yusuf kuyuda iken bilmediniz.? 

‎Hz. Yakup ﷺ şöyle dedi: 

‎- Bizim halimiz şimşeğe benzer. Bir bakarsın görünür, bir bakarsın söner. Bize bir hal gelir, felekleri seyrederiz. Bazen de bastığımız yeri görmez oluruz. Dervişler hep ilk halde kalmış olsalardı her iki alemden de ellerini ve ayaklarını çekerlerdi.

‎[ Kaynak: Sadi Şirazi, Gülistan, s.76 ]